3 Şubat 2009 Salı

yine gittim, yine gördüm ama niye yine döndüm?


Senenin ilk istanbul gezisini (sömestr tatili nedeniyle biz akademik insanlara tanınan çok özel izin sayesinde) de tamamlamış olarak kürkçü dükkanıma döndüm. Her gidişte ve dönüşte aklım çok oralarda kalıyor ama gelince de Ankaraya alışmak nedense en fazla 24 saat sürüyor. Tabiki kültür-sanat turlarımı aksatmadım. Dakka bir gol bir şeklinde ayağımın tozuyla ilk gün St. Pierre Kilisesinde "geçmişten günümüze ruhani müzik" başlığında koristlerden birinin kuzenim olduğu bir konserle başladım. İnat ettiğim ama bi türlü gidemediğim Dali sergisiyle (ucundan kıyısından yakaladım valla bitmesine 4 gün vardı) devam ettim. Şimdiye kadarkilerden farklı olarak bu sefer Kızkulesine de çıktım. Çok spontan bi gidişti ama hoştu ve ahir ömrümde orayı da görmüş olmaktan mutluyum. Tabiki hergün çıkamadım arada iyi gelini oynayıp yavrumla ilgilendim, mutfak işlerine yardım ettim, hatta akşamları aile eşrafıyla yemekteyiz bile seyrettim. O kadar ki ordan duyulmuş ve internetten desteklenmiş farklı iki kadayıf tatlısı tarifinin birini kayınvalidem birini ben yapıp teyzeye ve diğerlerine tattırarak not bile aldık ama eşit verdiler saolsunlar kimseyi kırmamak için yani kaynanamı kırmamak için diyim çünkü benim kadayıfım daha güzeldi:))
Aralara serpiştirilmiş Beyoğlu-İstiklal kafe-bar muhabbetleriyle de olayın tam hakkını verdim ve aaaaa azkalsın unutuyordum tabiki de ikea yapmadan olmazzzz onu da yapıp ve illaki bişeyler alıp hac vazifemi tamamladım. Çok görmek isteyip gördüğüm, görmek istemeyip görmediğim ve görmek isteyip de göremediğim arkadaşlarım oldu hepsi de iyi oldu tabi özellikle görmek isteyip göremediklerim içimde kalsa da başka bahara diyerek kendimi avuttum. Görüştüğüm arkadaşlarımdan birinin geçen sene babasını kaybettiğini yeni öğrenerek çok üzüldüm ve bir o kadar da onu ne kadar anladığımı farkettim. Üniversiteden sınıf arkadaşım ve aynı zamanda şu anki işimdeki eski mesai arkadaşımla da buluştum, eski günleri yadedip hayatın bizleri nerelere getirdiğini hatırlayarak kah gülüştük kah of çektik.
Velhasılkelam yine mutlu bir İstanbul gezisinden hoş anılarla dönüp hayatımın eski rutinine girdim, arz ederim, yine olsa yine giderim rim rim...

5 yorum:

  1. Ohh beaa, nihayet yazmaya basladin hatun! Yaw, bu arada kaynananla olan iliskine gipta etmiyor degilim, valla helal size.. Sahip olamadigim bir iliski oldugu icin olsa gerek..
    Ah sekerim, ben de Istanbul'dan dönmeyi hic istemem ama dönünce de hic aramam! Nasil bir asksa bu!! :))

    YanıtlaSil
  2. yazıyom valla, başladık artıkın:)))

    YanıtlaSil
  3. amaaaan ikidir siliniyor yorumum, deli oldum.

    istanbulda kültür-sanat-bar olayları da fena değil, ama en sevdiğim şey çaycıya oturmak sanırım benim orada. hani ne yapacağına karar vermek için oturursun bir çaycıya da kalkamazsın. her şehirde ayrı güzeldir bu olay:)

    YanıtlaSil
  4. biz bir çaycıda oturmayalı ne kadar oldu ayoolll,
    bi bulguroğlu yapsak mı??

    YanıtlaSil